1 Mayıs 2020 Cuma

D Timothy Winter*'in müslüman olma hikayesi

İngiltere'de yaşayan Somali'li fakir bir kadın, yardım almak için bir radyo istasyonunu arar.

Bu radyo programını dinleyen ateist bir İngiliz, bu müslüman kadınla dalga geçmeye karar verir.

Kadının isim ve adresini aldıktan sonra sekreterini çağırarak ona büyük miktar gıda ve yardım malzemeleri alıp kadına götürmesini ister. Ve sekretere; _"Eğer kadın gıdayı kimin gönderdiğini sorarsa, ona şeytandan olduğunu söyle"_ diye emreder.

Sekreter, kadının evine geldiğinde, kadın mutlulukla gelen malzemeleri kabul eder. Sekreter ona: _"Bunları kimin gönderdiğini bilmek istemiyor musun"_ diye sorduğunda;

Fatima isimli okuma yazma bilmeyen bu kadın;
Ataist İngiliz düşünürü *Dr. Timothy Winter*'in müslüman olup adını *Abdülhakim Murad* olarak değiştirmesine vesile olacak şu hârika cevâbı verir : "Kimin gönderdiği ile ilgilenmiyorum.

Çünkü ALLAH bir şeyin olmasını istediğinde şeytanlar bile ona itaat eder" der..

16 Mart 2017 Perşembe



Bir Fatura Düzenlenirken Nelere Dikkat Edilmelidir
Fatura,
–   14.02.2011 tarihli Resmi Gazetede Yayınlanan 6102 Sayılı Türk Ticaret Yasasının 21. maddesinde(Eski Türk Ticaret Yasasının 21. Maddesinde geçmekte idi.) ve
–   Vergi Usul Yasasının 229-232 maddelerinde konu edilen, müşteri ile satıcı arasında meydana gelen ticari ilişkiyi belgelendirmeye yarayan bir araçtır.
Türk Ticaret Yasası’ndaki ve Vergi Usul Yasası’ndaki fatura ile ilgili hükümleri bir arada düşünmemiz ve buna göre Mali ve Hukuki açıdan faturayı tanımlamamız yerinde olacaktır.
–   Her şeyden önce şunu söylememiz gerekmektedir; bir alış-veriş sonucunda oluşan ticari münasebet neticesinde faturanın malı veren veya hizmeti sunan tarafından düzenlenmesi, bunun karşılığında malı alan veya kendisine hizmet sunulan tarafında faturayı istemesi zorunluluğu bulunmaktadır.
Yasalarımız açısından faturanın verilmemesi yanında faturanın alınmaması da suçtur. Ayrıca faturada gerçek alış-verişi göstermeyecek bilgilerin yazılı bulunması da suç oluşturmaktadır.
Yukarıdaki her iki durumda da faturayı alan ve veren taraf Vergi Usul Yasası’nın 353. maddesindeki özel usulsüzlük cezası ile cezalandırılmak durumunda kalacaklardır. Bunlardan ayrı olarak fatura vermeyen veya eksik tutarda veren taraf olan satıcı için gelirini eksik gösterdiği ve Katma Değer Vergisini eksik tahakkuk ettirdiği için matrah farkı doğacaktır. Bütün bunlardan ayrı olarak, vergi ziyaı oluşacağından, Vergi Usul Yasasının 341 ve 344. maddelerindeki vergi zıyaı cezası ile de karşılaşılabilecektir. (Cezai Hükümler kitabımızdaki 14. bölümde incelenmiştir)
–   Bir faturanın düzenlenebilmesi için satıcı tarafından, müşteriye bir emtianın satılmış olması veya bir hizmetin verilmiş olması gerekmektedir.
–   Fatura, alınan emtia veya yaptırılan iş karşılığında müşterinin borçlandığı meblağı gösterir. Fatura tutarı müşteri tarafından ödenmiş ise müşteri bu durumun faturada gösterilmesini isteyebilir. (Türk Ticaret Yasası md. 21). Diğer bir anlatımla fatura tutarı ödenmiş ise müşteri bu faturanın piyasa koşulları çerçevesinde kapalı olarak kesilmesini yani bedelinin ödenmiş olduğunun üzerine yazılmasını isteyebilir.
–   Fatura emtiayı satan veya hizmeti sunan tüccar hüviyetindeki hakiki veya hükmi kişi tarafından düzenlenebilecek bir vesikadır. Diğer bir anlatımla, (Vergi Usul Yasasının 232. maddesinde sözü edildiği şekilde) fatura, vergi mükellefi olan, birinci ve ikinci sınıf tüccarlar ile kazancı basit usulde tespit edilenlerle defter tutmak mecburiyetinde olan çiftçiler tarafından düzenlenmektedir.
–   Faturanın belli bir şekli (Vergi Usul Yasası md. 230) bulunmaktadır.
–   Faturada düzenlenme tarihi ile seri ve sıra numarası bulunmalıdır.
–   Faturanın üzerinde, bunu düzenleyen yani satıcının, adı, varsa ticaret unvanı, iş adresi, bağlı bulunduğu vergi dairesi ve vergi sicil numarası bulunmalıdır.
–   Faturanın üzerine müşterinin adı, varsa ticaret unvanı, iş adresi, bağlı bulunduğu vergi dairesi ve vergi sicil numarası yazılmalıdır.
–   Faturanın açıklaması olmalı, satılan malın veya işin nevi, miktarı, fiyatı ve tutarı yazılmalıdır.
–   Faturanın üstüne satılan malın teslim tarihi ile irsaliye numarası yazılmalıdır.
–   Faturanın düzenlenmesinde belli kaidelere uyulması zorunlu bulunmaktadır. (Vergi Usul Yasası Md. 231)
–   Faturaların sıra numarası takip etmesi gerekmektedir. Diğer bir anlatımla 11 no.lu faturayı 24.05.2011 tarihinde düzenlemiş iseniz 13 no.lu faturaya 23.05.2011 tarihini yazamazsınız.
–   Aynı müessesenin muhtelif şube ve kısımlarında fatura düzenlemesi yapılıyor ise ve her şube veya kısımda düzenlenen faturaların her biri aynı numara ile başlamak üzere kullanılıyor ise bu faturaların üzerine kullanıldıkları şube veya kısımları gösterici yazı veya işaretlerin konulması gerekmektedir.
–   Faturalar mürekkeple, makine ile veya kopya kurşun kalem ile doldurulmalıdır. Bundan amaç; faturanın üzerine yazılan yazıların silinmemesini temindir.
–   Faturanın en az bir asıl bir örnek olarak düzenlenmesi gerekmektedir. İrsaliyeli faturalar ise en az üç nüsha olarak düzenlenmektedir. Bu faturanın ilk iki nüshası müşteriye verilir. Tavsiyemiz faturanın bastırılırken bir nüsha fazla bastırılması yönündedir. Bastırılan fazla nüsha muhasebe fişinin altına konulmalı, diğer nüsha ise sıra numarası halinde ayrıca muhafaza edilmelidir. Faturanın birden fazla olarak düzenlenmesi halinde her bir örneğe kaçıncı örnek olduğu yazılmalıdır.
–   Faturanın bedeli ödenmiş ise, kapalı olarak düzenlenmesi, yani alt tarafının, bedeli ödenmemiş ise açık olarak düzenlenmesi, yani üst tarafının iş sahibi veya iş sahibi adına hareket etmeye yetkili kişi tarafından kaşelenip imzalanması gerekmektedir.
–   Fatura, malın teslimi veya hizmetin yapıldığı tarihten itibaren en çok yedi gün içinde düzenlenmelidir. Burada, muhasebedeki dönemsellik ilkesi dolayısıyla malın teslim veya hizmetin yapıldığı tarih ile faturanın düzenlenme tarihi arasındaki ilişki çok önemlidir.
Örneğin, 27.05.2011 tarihinde teslim edilen bir malın faturasını dönemsellik ilkesi gereği 03.06.2011 tarihinde düzenleyemezsiniz. Düzenlenme tarihi, 31.05.2011 tarihi olmalıdır.  Ancak 27.05.2011 tarihini taşıyan bir irsaliye muhteviyatı malın teslim tarihi 01.06.2011 tarihi ise ve irsaliyenin üzerinde teslim tarihi olarak bu tarih bulunuyor ise bu mal ile ilgili faturayı 08.06.2011 tarihinde düzenleyebilirsiniz. Çünkü satıcı tarafından düzenlenen irsaliye her ne kadar 27.05.2011 tarihini taşıyorsa da mal satıcı tarafından müşteriye 01.06.2011 tarihinde teslim edilmiştir. Yani, 31.05.2011 tarihinde yapılan sayımda müşteriye teslim edilmediği için bu mal satıcının envanterinde kayıtlı bulunmaktadır.
–   Faturayı düzenlemek zorunda olanlar yani satıcılar müşterinin adı ve soyadı ile bağlı bulunduğu vergi dairesi ve vergi sicil numarasının doğruluğundan sorumlu bulunmaktadırlar. Bu sebeple faturayı düzenlemek durumunda olan, malı teslim eden veya hizmeti yapan satıcının, müşterinin kimliğini ve bağlı bulunduğu vergi dairesi ile vergi sicil numarasını gösteren bir belgeyi müşteriden istemesi halinde müşterinin böyle bir belgeyi ibraz etme mecburiyeti bulunmaktadır.
–   Faturayı alan müşteri, bu faturanın münderecatı (içeriği) hakkında sekiz gün içinde satıcıya itirazda bulunmamış ise faturanın münderecatını kabul etmiş sayılmaktadır. (Türk Ticaret Yasası md. 21) Bu sebeple, düzenlenen faturanın alınan mal veya hizmet ile karşılaştırılması, faturada yazılı olan tutarların satıcı ile anlaşılan tutar olup olmadığına bakılması, bir tutarsızlık var ise faturanın alındığı tarihten itibaren sekiz gün içinde yazılı olarak satıcı nezdinde itirazda bulunulması gerekmektedir.
–   Birinci ve ikinci sınıf tüccarlar, serbest meslek erbabı, kazançları basit usulde tespit olunan tüccarlar, defter tutmak mecburiyetinde olan çiftçiler ile vergiden muaf esnaf dışında kalanların birinci ve ikinci sınıf tüccarlar ile kazancı basit usulde tespit edilenlerden ve defter tutmak mecburiyetinde olan çiftçilerden satın aldıkları emtia veya onlara yaptırdıkları iş bedelinin (2011 yılı için) 700,-TL’yi geçmesi veya bedeli 700,- TL’den az olsa dahi istemeleri halinde fatura verilmesi mecburidir. (Bu tutar her yıl Bakanlar Kurulu kararı ile veya yeniden değerleme oranında artmaktadır.)
–   Ticari ilişkinin kuruluşu sırasında var olmayan, sonradan sözleşmeyi değiştiren ve diğer tarafın durumunu ağırlaştıran hükümlerin faturanın mutad münderecatından kabul edilmesine olanak bulunmamaktadır.
–   Düzenlenen faturanın muhteviyatı olan malın, satıcının envanterinde bulunması zorunludur. Diğer bir anlatımla düzenlenen fatura muhteviyatı olan malın satıcının stoklarında bulunmaması halinde, satıcı kendisi tarafından alınmamış olan bir malın satışını yapmış olacaktır ki; böyle bir durumun olanaksızlığı sebebiyle, düzenlenen fatura gerçeği yansıtmayacağından vergi yasalarındaki ceza gerektiren durumlarla karşı karşıya kalınacaktır.
Eski Ticaret Kanununun 23. maddesinde “….fatura verilmesini ve bedeli ödenmiş ise bunun da faturada gösterilmesini isteyebilir.” İfadesi yeni Ticaret Kanununun 21. Maddesinde de değiştirilmemiştir. Bu ifadeler ile faturadan istenebilmesi ihtiyari olan bir belge olarak belirtiliyor olsa da, Fatura, bir ticari ilişkinin ispatı için gerekli ve düzenlenmesi özellikle Vergi Kanunlarımız açısından zorunlu olan bir belgedir.

12 Aralık 2016 Pazartesi

                                   NEDEN FETÖ'ye KANDIK

Bunun en büyük sebeplerden biri T.C. nin kuruluşundan beri yanlış din politikası, yani İslam’a bakışı hep Müslümanlar hor
 görüldü İslamı yaşamak isteyenler düşman ilan edildi haliyle bu durum İslamı yaşılanları yer altına sürükledi cemaatler tarikatların
çıkmasına sebep oldu bundan dolayı yıllarca namaz kılanlar orduya alınmadı baş örtülü İslamın simgesi kabul edilip başını örten kızlarımız okul kapılarından kovuldu hor görüldü, Diyanet Başkanlığı gerçek din bilgisi yerine Devletin istediği konulara ancak değindi Laiklik resmen din düşmanlığına dökmüştü adete Müslümanlar terörist ilan edildi 28 şubat ile birlikte İslamı yaşayanlar yada yaşamak isteyenler düşman ilan edildi devlet adete Müslümanları cemaatlerin tarikatların kucağına resmen itti işte bu açığı gören FETÖ denen ABD uşağı bunu bir nimet bildi,
haliyle fetö denen terör örgütü bu eksiklikleri iyi kullanarak Müslümanların sempatisini kazandı önce dershaneler sonra okullar açtı dershanelerde pırıl pırıl öğretmenler çalıştırıldı kaliteli eğitim verildi dershanede dini eğitimler verildi temiz öğrenciler yetiştirdi herkesin ilgisini alakasını çekti her sene başarılı öğrenciler çıkardı ( tabi sonradan öğreniyoruz ki hepsi kopya ile başarmış her girdikleri sınavın sorularını önceden çalmış) herkes o dershanelere o okullara gözü kapalı çocuklarını teslim etti. İşte böyle bir Fetöye herkes kandı niyetini bilmiyorduk ta ki öğrenene kadar öğrendik ve aramıza mesafe koyduk oysa CHP şimdi FETÖ yü siz büyüttünüz siz yaptınız diye bağırıp çağırıp duruyor oysa kendi suçunu bastırıyor çünkü CHP parti olarak 1946 yılından beri iktidarda olmasa da zihniyet olarak son 5 yıl hariç her tarafta iktidardaydı daha 2009 yılına kadar TSK da NAMAZ kılan subaylar askerlikten atılıyordu. Eğer İslam düşmanı Müslüman düşmanı bu zihniyet olmasaydı kimse fetoya kanmazdı çünkü herkes biliyor ki ABD hiçbir zaman gerçek anlamda bir Müslüman hele Müslüman alemine asla ve de asla yardım etmez ABD belli ki Feto denen haini önceden yetiştirmiş 1999 yılında baktı tutuklanacak hemen çağırdı ama öyle bir propaganda yaptı ki öyle planlı projeli çalıştılar ki her kurumda her alanda kendini Müslüman gösteren dini bütün gösteren insanlar yetiştirip yerleştirdiler. Kendilerini 2011 seçimleri ile yavaş yavaş belli ettiler MİT Müsteşarlığı verilmeyince Hakan Fidan’ı tutuklayarak niyetlerini belli ettiler sonra 17/25 Aralık ile açık açık savaş açtılar en son 15 Temmuz kalkışması ile kendilerini açık ettiler. İşte 15 Temmuz bu vatan hainlerinin gerçek yüzünü Tüm Dünyanın görmesine vesile oldu işte bu FETÖ bizi başarılı öğrencileri ile ibadetleri ile kandırdılar peki soruyorum CHP ye ve o zihniyette olanlara biz onların Türkiye’nin çarpık eğitim sistemi yüzünden onların alıp başarılı yaptığı öğrencilerine ve de ibadetlerine kandık onların gerçek yüzünü görünce onlara savaş açtık siz neden onların Müslüman olmadıklarını vatan haini olduklarını görünce destek vermeye başladınız soruyorum şimdi NEDEN bu hainleri savunuyorsunuz RECEP TAYYİP ERDOĞAN düşmanlığınız gözünüzü kör etmiş vatan hainlerini neden savunuyorsunuz ülkenin bütünlüğü birliği için bir defada ülkenizin yanında yer alın. ALLAH için neden hep vatan hainlerinin yanında yer alıyorsunuz bir günde milletten yana vatandan ülkeden yana olun.



15 Eylül 2014 Pazartesi

Eğitim ile ilgili birkaç kelam…


Yeni Türkiye diyoruz ama Yeni Türkiye’nin içini doldura bilecek miyiz ?
Türkiye’nin en büyük sorunu hala bürokrasi, ya kanunlar eksik yada kanunları uygulayan yok okullar da adresinde kayıt işlemi getirilmiş ama işini bilen gene çocuğunu en iyi okula kayıt ediyor. Büyük illerin merkezlerinde okullarda eğitim kaliteli ama ne hikmetse kenar mahallelerde eğitim tam verilemiyor bunu Milli Eğitim Bakanlığı acaba araştırıyor mu? Kenar mahallelerde neden eğitim düşük sorun öğrencilerde mi, velilerde mi yoksa öğretmenlerde mi bu sorunları tespit edip önlem neden alınmıyor. Bir diğer sorun doğuda ki eğitim sorunu bir zamanlar bir  abim anlatmıştı. ’Doğudaki bir öğrenci eğitime sıfır kilometreden başlarken batıda okuyan bir öğrenci 1000 km önceden başlıyor’. Batı ile doğu arasında o kadar mesafe çok ki her sene dikkat ettiyseniz eğitim ile ilgili hep doğu illeri son sırada yer alır. Bir başka eğitim sorunu öğretmen açığı bir yakınım ‘çocuğum 4 yıl ilk okul okudu dört yılda 6 öğretmen değişti’ demişti. Düşünün 4 yıllık eğitimde 6 öğretmen sonra o sınıfta okuyan öğrencilerden başarı bekle ilk okul öğretmenleri kesinlikle tayin edilirken yada yeni atama yapılırken bulundukları okulda 4 yıl zorunlu kalma süresi getirilsin.İlkokullarda kesinlikle sözleşmeli öğretmenler atanmasın Sayın Milli Eğitim Bakanı Nabi AVCI göreve ilk geldiğinde dedim ki Sayın Bakan bu kadro ile mümkün değil başarılı olamaz çünkü Milli Eğitim Bakanlığında öyle bir sistem kurulmuş ki başarı üzerine değil başarısızlık üzerine bir sistem nerde iyi eğitimci var Devlet okulunda çalışmak yerine özel okullara transfer oluyor. Oysa iyi eğitimciler desteklenmeli prim verilmeli ve onların bilgisinden becerisinden faydalanmalı ama bizim eğitim sistemimizde tam tersi geçerli faydalı bilgili becerikli eğitimciler şunlu bunlu diye fişleniyor nerde eğitim ile alakası olmayan insanlar var eğitimci diye çocuklarımızı yetiştirmeye çalışıyor. En son ve güncel derdimiz TEOG, orta okulu bitirenler Lise ye başlayacaklar iyi puan alanlar istediği liseye tercih ettiler iyi puan alamayıp parası olanlar özel okula kayıt  yaptı  peki 8 yıl düzgün eğitim veremediğiniz iyi puan alamayanlar ne oldu hangi liseye gitti Milli Eğitimiz sağ olsun onların yerine karar verdi  İstanbul da oturan birini Bağdat’ta kayıt etti sonra ne olacak aileler değiştirsin peki o aillerin  işinden zamanından masraflarını sıkıntılarını kim karşılayacak umarım Milli Eğitim Bakanımız sayın NABİ AVCI hocam tez zamanda bir eğitim şurası toplar ve Türkiye’nin içler açısı olan eğitim sorununu iyi bir eğitim kadrosu ile çözer 2 öğrenci velisi olarak Eğitim sorununun çözülmesini bizim yaşadığımız sorunları başkalarının yaşamaması için önlemler alınır.
DUA ile

  1. @zazavun  


http://www.yorumsalalan.com/yeni-turkiyenin-icini-doldura-bilecek-miyiz-a-budus/

18 Mayıs 2013 Cumartesi

Mükellef Bildirim Formu nasıl doldurulur?‏

Mart ve Nisan aylarından sonra bize MAYIS ayını da cefa çekecek hale getirerek zehir eden SAYIN BÜYÜKLERİMİZE teşekkürler ediyoruz. Söz konusu bildirimin amacının "ney olduğunu" tabii ki bu teknoloji çağında anlamak biraz zor geliyor bize. Yoksa biz mi geriyiz diyorum kendi kendime. Bu yazımda SEVGİLİ MESLEKTAŞLARIMA bu form en iyi nasıl doldurulur onu anlatacağım;

1. Öncelikle LUSTRAL gibi sakinleştirici ilaç alınır. Mümkün olan en yüksek doz tercihiniz olmalıdır.

2. Sonra mükellefler tek tek dökülür. Kimin adı-soyadı veya unvanı hatalı ayıklanır. Özelllikle "Alaattin" gibi adlara dikkat edilir, zira bu isimlerin 30'dan fazla yazılış şekli vardır. Zamanında kayıt yapan nüfus memurunun ruh haline sahip olmayan vergi memuru farklı yazmış olabilir.

3. İlk açılışını sizin yapmadığınız mükelleflerin işe başlama tarihi, ticaret sicil no.su ve oda kayıt no.su gibi bilgilerin elde edilmesi için mümkünse bir dedektif firma ile anlaşma yapılır. Yoksa eş, dost ve akraba yardıma çağrılır. Mükellefler paylaştırılır ve herkes sahaya yayılır. Aman dikkat! Gittiği yerde gönderdiğiniz akrabanız sopa yiyebilir. Bir çok mükellef "ne bileyim ben, sen muhasebecisin sen bilirsin" diyebilir.

4. Eğer mükellefin SGK'ya tabi işyeri varsa personel seferber edilir ve MART ayında çalışan işçilerin yaşlarına ve cinsiyetlerine göre sınıflaması yapılır. (Bu bilgi neden MART ayına ait oluyor? Kedilerle bir ilgisi var mı? Anlayamadım) Bildirgeler ve İŞKUR belgeleri kontrol edilir. Mutabakat sağlanır.

5. Gözleri iyi gören iki ekip oluşturulur. Bir ekip mükelleflerin fatura dosyalarından ELEKTRİK ve DOĞALGAZ faturalarını ayıklar; ikinci ekip işyerlerini dolaşarak SAYAÇ üzerindeki ABONE NO'larını alır. (Diyelim ki ESGAZ abone no.sunu hatalı yazdı. 1170 TL cezayı yine siz yiyeceksiniz!)

6. NACE diye bir tablodan NİCE abuk subuk faaliyet sözlüğü ele alınır. Tek tek müşterilerle eşleştirmeye çalışılır. Vergi levhasındaki NACE kodunun hatalı olabileceğini aklınızdan çıkarmadan NACE sözlüğü iyicene araştırılır.

7. Mükelleflerin Brüt Satışlarla ilgili hasılat hesaplarının muavinleri alınır; tek tek satış faturalarıyla rotlanır. Hangi satış hangi NACE koduna giriyor bir ince tespit edilir. (Diyelim ki hem elektrik malzemesi satan hem de tesisat yapan bir mükellefiniz var. Her bir faturayı ayıklayıp ayrı NACE kodlarına girmeniz gerekir.)

8. Sonra işyerlerinin kira olanları seçilir ve mal sahiplerinin T.C. no.ları listelenir.

9. Adres doğrulama sisteminden mükellefin adresi tespit edilir. Ancak çoğunlukla tespit edilemez. Bunun için mükellefin adresine cep telefonlu bir personel gönderilir ve sağındaki solundaki numaralar bulunur. Bazı binalarda birden fazla numara tabelası olabilir. Varsa sokakta eskiden beri oturan yaşlı büyüklere sorulur. Hangi levha sonra çakıldı gibi diye araştırma yapılır. Eğer mümkünse tapu kaydından PAFTA-ADA-PARSEL no.ları karşılaştırılır. Yine yoksa "koskoca MALİYE bakanlığı yazı yazdı. Benim işimi öncelikle halledeceksiniz" diye BÜYÜKŞEHİR BELEDİYESİ'ne gidilir. Oradan "bizim adres no verme gibi bir yükümlülüğümüz yok" cevabı alınır. Bu cevapla artık TAPU'ya mı gidersiniz yoksa NÜFUS MÜDÜRLÜĞÜNE mi? orasını bilmem.

10. Bütün bu bilgiler bir form haline getirilir ve bir kopya çıkarılarak mükellefe götürülür. Mükellefe bu bilgilerin doğru olduğuna dair "imza ve kaşe" istenir. Ayırcana bu hizmetin bedeli olarak 100 TL ödenecek denir (tabi bu sırada mükellefin gözüne bakılmamalıdır) Yok anlamadı TÜRMOB'un kapı gibi yazısı alınır, gözüne sokularak "valla zorunlu" denilir. Bol nasihat ve vaat ile geri dönülür.

11. Bilgiler itinayla sisteme girilir; girerkene biri odaya girerde kafa karıştırılırsa yine girilir (zira adamlar kaydet düğmesini en sona koymuşlar) Bitince tüm personele 3 kere kontrol ettirilir. Varsa 3 arkadaş (mesela eski TÜRKÇE hocanız falan) daha kontrol ederek ve "bismillah" denilerek ONAYLANIR.

12. Onaylanan mükellefler için 100+KDV-STOPAJ makbuz düzenlenir. Alt nüsha koçanda kalır. Üst nüsha bir bardak ılık suda bir kaç defa bastırılırak (ne kadar dem istiyorsanız o kadar bastırınız) demlenir ve afiyetle içilir. Hepsini kendiniz içmeyin; personelinize de içirin, çocuklara bu yorgunluk üzere iyi gelir.

(mail adresime gelen bu yazıyı herkes ile paylaşmak için buraya aktarılmıştır. )

4 Mayıs 2013 Cumartesi

BEŞ KİŞİYLE ARKADAŞ OLMA !

BEŞ KİŞİYLE ARKADAŞ OLMA! Muhammed Bâkır Hazretleri buyurdular: Babam İmam Zeynelâbidîn Hazretleri bana: “Beş sınıf insanla arkadaş olma, onlarla konuşma, onlara yoldaş olma.” diye nasihatte bulundu. Babacığım, canım sana feda olsun! Bu beş sınıf insan kimdir? diye sordum. Buyurdular ki: “Fâsık (Allâhü Teâlâ’nın emirlerine uymayan) kimse ile arkadaş olma, çünkü o seni bir lokma yemeğe, belki de bundan daha az bir menfaate satar.” Daha azı nedir diye sordum. “Daha azı, elde etmek için hırslı olup da elde edemediği şeydir.” Babacığım ikincisi kimdir? “Cimri ile arkadaş olma! Çünkü o, çok muhtaç olduğun bir zamanda, malını korumak için seninle alakasını keser.” Üçüncüsü kimdir, babacığım? “Yalancı ile arkadaş olma! Çünkü o, serap gibidir; yakın olanı sana uzak gösterir, uzak olanı yakın gösterir.” Dördüncüsü kimdir, babacığım? “Ahmak kimse ile arkadaş olma! Çünkü o, sana faydalı olmak isterken zarar verir.” Babacığım, beşincisi kimdir? “Sıla-i rahmi terk eden, yakın akrabalarıyla münasebetini kesen kimse ile arkadaş olma! Çünkü Kur'ân-ı Kerîm’de tam üç yerde böyle kimsenin mel'ûn olduğunu gördüm.” alıntı

1 Nisan 2013 Pazartesi

Bir Nisan Nedir ?

1 Nisanın tarihçesi 15. yüzyılın sonlarında, Haçlı ordusu Endülüs Müslümanlarının son kalesini kuşatır. Uzun süren bir kuşatma olmasına rağmen, kış aylarının da etkisiyle, kale korunabilmektedir. Durumun zorluğunu anlayan Haçlı ordusunun komutanı değişik taktikler düşünmektedir. En sonunda 31 Mart gecesi Kalenin önüne giderek bir elinde Kur'an bir elinde İncil 'Şu iki kitap üzerine yemin ederim ki, teslim olursanız bu akşam size bir şey yapmayacağım' der. Gerekli görüşmelerden sonra canlarının kurtarılması karşılığında Müslümanlar kaleyi teslim ederler. Ertesi sabah, yani 1 Nisan sabahı, Haçlı ordusu komutanı bütün Müslümanların öldürülmesi için emir verir. Bunun üzerine Müslümanlar 'Yemin etmiştiniz, bize söz vermiştiniz' dediklerinde Haçlı ordusu komutanı 'Benim sözüm size dün akşam içindi, bugün için size bir sözüm yoktur' diye cevap verir ve BÜTÜN MÜSLÜMANLAR ORADA ŞEHİT EDİLİR.
İşte o gün bugündür 1 Nisan hristiyanlar arasında 'Hile Günü' olarak kutlanmaktadır.
Maalesef halkımız arasında da yaygınlaşmış, yüzlerce, binlerce müslümanın katliam günü olan 1 Nisan'lar, bir şakagünü olarak kutlanmaktadır.